Koronavirüs Sebebiyle Yoksulluk Artıyor

KEDV’in de üyesi olduğu uluslararası sivil toplum kuruluşu Oxfam’ın 9 Nisan 2020’de yayınladığı “Yoksulluk Değil, Onurlu Bir Yaşam” raporu, gelişmekte olan ülkelere gereken yardımların acil olarak yapılmaması durumunda, Koronavirüs salgınının ekonomi üzerindeki etkileri sebebiyle yarım milyar kişinin daha yoksullukla mücadele etmek zorunda kalacağını gösteriyor. Oxfam, önümüzdeki hafta düzenlenecek Dünya Bankası ve IMF toplantıları ve G20 Maliye Bakanları toplantısı* öncesinde dünya liderlerine, yoksul ülkeleri ve yoksul toplumları salgın karşısında ayakta tutabilmek amacıyla “Herkes için Ekonomik Kurtarma Paketi” üzerinde anlaşmaya varmaları için çağrıda bulunuyor.

Hükümetlerin virüsün yayılımını önlemek için durdurdukları ekonomik faaliyetler sebebiyle küresel nüfusun %6 ila 8’i yoksulluğa itilebilir!

Bu, yoksulluğa karşı yürütülen küresel mücadelenin on yıl geriye gitmesi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi bazı bölgelerde ise 30 yıl geriye gitmesi anlamına geliyor. Küresel nüfusun yarısı salgın sonrasında yoksulluk sınırının altına düşebilir.

“Herkes için Acil Kurtarma Paketi”, yoksul ülkelerin gelirlerini kaybedenlere nakit yardımlar yapabilmelerini ve kırılgan küçük işletmeleri kurtarmalarını sağlayacak. Bunun için gereken finansman ise şu gibi kaynaklardan yaratılabilir:

  • Gelişmekte olan ülkelerin 1 trilyon dolarlık 2020 yılı borç ödemelerinin acil olarak iptal edilmesi. Örneğin, Gana’nın 2020 yılına ait dış borç ödemelerinin iptal edilmesi durumunda hükümet 6 ay boyunca ülkedeki 16 milyon çocuk, engelli ve yaşlıya ayda 20 dolarlık nakit yardım yapabilir.
  • Ülkelerin ihtiyaç duyduğu fonların acil olarak artırılması için en az 1 trilyon dolarlık yeni uluslararası rezerv yaratılması. Bu kaynak örneğin Etiyopya hükümetinin, sağlık harcamalarını %45 oranında artırmasına yetecek 630 milyon dolarlık kaynağa erişmesini sağlayabilir.

Krizin ekonomik etkileri, mevcut eşitsizlikleri daha da keskinleştiriyor!

Zengin ve yoksul ülkelerdeki en yoksul işçiler bu kriz sürecinde formel istihdamda yer alamıyor, ücretli hastalık izni gibi işçi haklarından yararlanamıyor veya evden çalışma imkanına sahip olamıyor. Dünya genelinde, her beş işsizden sadece biri işsizlik ödeneği alıyor. Yine dünya genelinde iki milyar kişi enformel sektörde çalışıyor ve ücretli hastalık izninden yoksunlar. Bu kişilerin de büyük çoğunluğu, işlerin %90’ının enformel olduğu yoksul ülkelerde yaşıyor; aynı oran zengin ülkelerde %18.

Kadınlar, Koronavirüs ile mücadelenin en ön saflarında yer alıyorlar ve bu krizden finansal olarak en çok onlar etkilenecek…

Kadınlar dünyadaki sağlık çalışanlarının %70’ini oluşturuyor, çocuk, yaşlı ve hasta bakımını da kapsayan ücretsiz bakım emeğinin %75’ini sağlıyorlar. Aynı zamanda düşük ücretli riskli işlerde çalışıyorlar. Bangladeş’teki bir milyondan fazla konfeksiyon işçisinin %80’i kadın. Bu kişiler Batılı giyim markalarının siparişlerini ertelemeleri veya iptal etmeleri sebebiyle işten çıkarıldılar veya herhangi bir ücret almadan evlerine gönderildiler.

Varlıklı ülkelerin birçoğu, işletmeleri ve işçileri desteklemek üzere milyarca dolarlık ekonomik teşvik paketleri açıkladılar. Ancak gelişmekte olan ülkelerin büyük kısmı bunu yapabilecek finansal kaynaklardan yoksun. BM’nin tahminlerine göre Afrika’da işlerin yarısı kaybedilebilir. Birleşmiş Milletler gelişmekte olan ülkelerin bu salgını atlatmaları için 2,5 trilyon dolarlık bir desteğe ihtiyaç duyulduğunu öngörüyor. Bu tutarın temin edilebilmesi için yurtdışı yardımların 500 milyar dolar daha artırılması gerekiyor. Bu tutara Oxfam’ın yaptığı tahminlere göre yoksul ülkelerin toplum sağlığı sistemlerini güçlendirmek için gereken 160 milyar dolar ve BM İnsani Yardım Fonu için gereken 2 milyar dolar da dahil. Varlıklı kişilerden veya yüksek miktarlardaki karlardan alınacak acil dayanışma vergileri ile de ek kaynak yaratılabilir.

Türkiye’de ise ekonomistlerin yaptığı tahminlere göre, salgın nedeniyle istihdam talebindeki düşüş 5,3 milyon ile 8 milyon kişi arasında olacak ve toplam işsiz sayısı 9-10 milyonu bulacak. Bu kişilerin bakmakla yükümlü oldukları aile üyeleri de hesaba katıldığında ülke nüfusunun yarısının yoksullukla mücadele etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Tüm dünyada olduğu gibi bu salgının olumsuz ekonomik etkileri en çok yoksulları, kadınları ve enformel işlerde çalışanları vuracak. Bununla birlikte hükümetin açıkladığı ekonomik destek paketi ise, kadın kooperatifleri gibi sosyal girişimleri ve küçük işletmeleri kapsamıyor. Bu sebeple KEDV olarak verdiğimiz destekle Simurg Kadın Kooperatifleri Birliği, 115 kadın kooperatifinin imzaladığı bir çağrı yayınladı. Çağrıda Koronavirüs salgını nedeniyle kadın kooperatiflerinin ihtiyaç ve önerileri paylaşıldı ve kadın kooperatifleri için kamu desteği çağrısı yapıldı.

Biliyoruz ki, hızla sağlık, sosyal ve ekonomik sistemlerimiz üzerindeki etkileri gelecek aylar ve hatta yıllarda hissedilecek büyük bir küresel tehdide dönüşen, Koronavirüs salgınına salt bir halk sağlığı krizi olarak bakılamaz. Bu krizin, küresel neoliberal anlayış ve “büyüme” odaklı kalkınma politikalarının servet, gelir ve güç dağılımında yarattığı eşitsizlikler ve ekosistemlerde yarattığı tahribatla bağlantısını görmeliyiz. Tüketim, rekabet, bireyciliği öne çıkaran ve dayanışmayı sistemin kendisine bir tehdit olarak gören bu yaklaşımın sonucu olarak gelinen bu noktada, küresel düzeyde korkuyu paylaşmak yerine sorumluluklar paylaşılmalıdır. Bu salgın ve getireceği sağlık, sosyal ve ekonomik etkileri ancak yerel, ulusal ve uluslararası, her düzeyde ve tüm kesimler arasındaki bir dayanışma ile atlatabiliriz. Çok açık ki, bu salgın mevcut eşitsizlikleri daha da artıracak. Özellikle kadınlar ve yoksullar çok daha fazla etkilenecek. Şimdiye kadar sistemin kendisinden kaynaklanan tüm küresel ekonomik krizlerin yükünü, bu krizlere yol açan kararlara hiçbir şekilde müdahil olamayan sıradan insanlar üstlendi. Bunun sürdürülemez olduğu bilinciyle hükümetler bu salgın özelinde işçileri, küçük işletmeleri koruyacak uzun vadeli destek paketlerinin yanı sıra, sistemin gelecekte yaratabileceği diğer krizleri engellemek için daha adil ve sürdürülebilir ekonomiler ve dirençli toplumlar yaratacak politikalar üretmenin yollarını tüm kesimlerle işbirliği içinde aramalı.

Yoksulluk Değil, Onurlu Bir Yaşam Raporunun tamamını okumak için tıklayın.

Rapor dili İngilizce'dir.

*Dünya Bankası ve IMF’nin 2020 Bahar toplantıları 17-19 Nisan tarihlerinde sanal ortamda gerçekleşecektir. G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Yöneticileri toplantısı 15 Nisan’da sanal ortamda gerçekleşecektir.