Dünyadaki En Zengin Beş Kişinin Serveti İki Katına Çıkarken Beş Milyar İnsan Daha Da Yoksullaştı!

Oxfam'ın bu seneki raporu gelir eşitsizliklerine ve şirketlerin küresel ölçekte ele geçirdikleri güce odaklanıyor. Rapora göre, dünyanın en zengin beş erkeği, servetlerini 2020'den bu yana iki katından fazla artırarak (saatte 14 milyon dolar) 405 milyar dolardan 869 milyar dolara çıkardı. Bu süre içerisinde yaklaşık 5 milyar insan daha da yoksullaştı. Mevcut eğilimler devam ederse, dünya on yıl içinde ilk trilyonerine sahip olacak. Ancak yoksulluk 229 yıl daha ortadan kaldırılamayacak.

İngilizce "Eşitsizlik A.Ş." Raporunu İndirin!

  • En zengin beş erkeğin serveti 2020'den bu yana yüzde 114 arttı.
  • Oxfam, dünyanın ilk trilyonerine yalnızca on yıl içinde sahip olabileceğini ve yoksulluğun sona ermesinin ise iki yüzyıldan fazla zaman alacağını tahmin ediyor.
  • Artık dünyanın en büyük 10 şirketinden 7'sinin başında bir milyarder var.
  • En büyük 148 şirketin kârı 3 yılda ortalama yüzde 52 arttı ve 1,8 trilyon dolar oldu. Yüz milyonlarca kişi maaşlarında kesintiye uğrarken zengin hissedarlara büyük kâr payları ödendi.
  • Oxfam kaliteli kamu hizmetleri, özel sektör düzenlemeleri, tekelleşmenin önlenmesi, kalıcı servet ve aşırı kâr vergilerinin yürürlüğe konması da dahil olmak üzere devletin daha aktif olduğu yeni bir dönem çağrısında bulunuyor.

İş dünyasının elitlerinin İsviçre'nin tatil kasabası Davos'ta bir araya geldiği bu günlerde, Oxfam yayımladığı “Eşitsizlik Ltd.” (Inequality Inc.) raporuyla dünyanın en büyük on şirketinden yedisinin CEO'su veya ana hissedarının bir milyarder olduğunu ortaya koyuyor. Bu şirketlerin değeri 10,2 trilyon dolar. Bu rakam Afrika ve Latin Amerika'daki tüm ülkelerin toplam GSYİH'sından daha fazla.

Oxfam International'ın Genel Direktörü Amitabh Behar, "Milyarlarca insanın salgın, enflasyon ve savaşın ekonomik şok dalgalarını omuzladığı, milyarderlerin ise servetlerini katladığı ve bu nedenle eşitsizliklerin keskinleştiği bir dönemin başlangıcına tanık oluyoruz. Bu eşitsizlik bir tesadüf değil. Milyarder sınıfının şirketleri herkesin zararına olacak şekilde kendilerine daha fazla zenginlik sağlıyor. Şirketlerin ve tekellerin kontrolden çıkmış gücü, eşitsizlik üreten bir makine. Şirketler işçilerin çalışma koşullarını zorlaştırarak, vergi ödemeyerek, devleti özelleştirerek ve iklim krizini körükleyerek ultra zenginlere sonsuz servetler aktarıyorlar. Ama aynı zamanda gücü de aktarıyorlar, demokrasilerimizi ve haklarımızı baltalıyorlar. Hiçbir kurum ya da bireysel güç, ekonomilerimiz ve hayatlarımız üzerinde bu kadar güce sahip olmamalı. Kimsenin bir milyar doları olmamalı.” açıklamasında bulundu.

Milyarderler 2020 yılına göre 3,3 trilyon dolar daha zenginler ve servetleri enflasyon oranından üç kat daha hızlı arttı. Küresel nüfusun yalnızca yüzde 21'ini temsil etmelerine rağmen Küresel Kuzey'deki zengin ülkeler, küresel servetin yüzde 69'una sahipler ve dünyadaki milyarder servetinin yüzde 74'üne ev sahipliği yapıyorlar. Hisse sahipliği de çoğunlukla en zenginlere fayda sağlıyor. Bugün en tepedeki yüzde 1, tüm küresel finansal varlıkların yüzde 43’üne sahip durumda. Orta Doğu'daki finansal zenginliğin yüzde 48'i, Asya'dakinin yüzde 50’si ve Avrupa'dakinin yüzde 47'sı onların elinde.

Şirketler de 2023 yılında yıllık kâr rekorlarını kırmaya hazırlanıyorlar. Dünyanın en büyük şirketlerinden 148'i, Haziran 2023'e kadar toplam 1,8 trilyon dolar net kâr elde etti. Bu rakam 2018-2021 yılları arasında elde edilen ortalama net kârın yüzde 52’sinden fazla. Bu dönemde bu şirketlerin beklenmedik kârları neredeyse 700 milyar dolara yükseldi. Rapor, Temmuz 2022-Haziran 2023 yılları arasında 96 büyük şirketin elde ettiği her 100 dolarlık kârın 82 dolarının zengin hissedarlara ödendiğini ortaya koyuyor. Oxfam'ın raporu aynı zamanda şirketlerin yürüttüğü "vergi karşıtı savaşın" efektif kurumlar vergisi oranının son yıllarda yaklaşık üçte bir oranında düşmesini sağladığını ve şirketlerin kamu sektörünü acımasızca özelleştirdiğini gösteriyor.

Diğer yandan sıradan insanlar genellikle güvencesiz ve riskli işlerde çok düşük maaşlar karşılığında daha fazla ve daha uzun saatler çalışmaya devam ediyorlar. Yaklaşık 800 milyon işçinin ücretleri enflasyona yenik düştü ve işçiler son iki yılda 1,5 trilyon dolar kaybettiler. Oxfam'ın dünyanın en büyük 1.600'den fazla şirketine ilişkin World Benchmarking Alliance verilerine dayanarak yaptığı yeni analiz, bu şirketlerin yüzde 0,4'ünün işçilere geçim ücreti ödemeyi ve değer zincirlerinde geçim ücretini desteklemeyi taahhüt ettiklerini gösteriyor. Sağlık sektöründe ve sosyal hizmetler sektöründe çalışan bir kadının, en büyük 100 Fortune şirketindeki ortalama CEO'nun bir yılda kazandığı parayı kazanması için en az 1.200 yıl çalışması gerekiyor.

Türkiye’de de durum farklı değil: En zengin 16 milyarderin serveti halkın en alt %50’lik kesiminin servetinden fazla. Halbuki dolar milyoneri ve milyarderlerine uygulanacak bir servet vergisi ile her yıl 12,5 milyar dolar gelir yaratılabilir. Bu gelirle sağlık bütçesi %47, eğitim bütçesi %54 ve sosyal harcamalar bütçesi %139 artırılabilir. Ayrıca bu vergi geliri ile;

  • 1 çocuk için eğitim yılı boyunca günlük 100 TL beslenme öğünü verilerek, 20 milyon çocuğa erişilebilir.
  • 550.000 uzman doktor daha istihdam edilebilir.
  • Emekli maaşı alan yaklaşık 16 milyon kişiye her ay ek 2.000 TL ödenebilir.
  • Kayıtlı 5 milyonun üzerindeki çiftçinin her birine yıllık 70 bin TL tarımsal destek verilebilir.
  • 2023’te Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Kadını Güçlendirme Programı”na ayırdığı 1 milyar 76 milyon TL’lik bütçe 12 katına çıkarılabilir.
  • 4.350 meslek lisesinin her birine her yıl 86 milyon TL kaynak sağlanabilir.
  • 0-5 yaş arası çocukların her biri için her yıl okul öncesi eğitime 1.250 dolar yatırım yapılabilir.
  • Tüm engelliler için kişi başına yılda 3.700 dolar bakım hizmeti ayrılabilir.

Oxfam, hükümetlere süper zenginlerle toplumun geri kalanı arasındaki uçurumu hızlı ve radikal bir şekilde azaltma çağrısında bulunuyor:

  • Devleti etkinleştirin! Dinamik ve etkili bir devlet aşırı kurumsal güce karşı en iyi siperdir. Hükümetler sağlık ve eğitim hizmetlerine evrensel erişimi sağlamalı, enerji ve ulaşım dahil kritik sektörlerde halka doğrudan hizmet ve mal sunmak için farklı seçenekleri araştırmalıdır.
  • Tekelleşmenin önüne geçmek, patent kurallarını demokratikleştirmek de dahil olmak üzere kurumsal gücü dizginleyin! Bu aynı zamanda geçinmeye yetecek ücretler için yasal düzenleme yapılması, CEO maaşlarının sınırlandırılması ve süper zenginler ile şirketlere yönelik kalıcı servet ve aşırı kâr vergileri de dahil olmak üzere yeni vergiler anlamına da geliyor. Oxfam, dünyadaki milyonerlere ve milyarderlere uygulanacak bir servet vergisinin yılda 1,8 trilyon dolar kaynak yaratabileceğini tahmin ediyor.
  • İş yapış şekillerini yeniden tanımlayın! Rekabetçi ve kârlı işletmelerin hissedarların açgözlülüğü tarafından ele geçirilmesi gerekmiyor. Demokratik işleyişe ve ortaklığa sahip işletmeler, özel sektör gelirlerini daha iyi eşitlerler. ABD'deki işletmelerin yalnızca yüzde 10'u çalışanların mülkiyetinde olsaydı, ABD nüfusunun en yoksul yarısının servet payı ikiye katlanabilirdi.

İngilizce "Eşitsizlik A.Ş." Metodoloji Belgesini İndirin!